About Script
Surah Lokman Suresi

Türkçe

Surah Lokman Suresi - Aya count 34

الٓمٓ ﴿١﴾

Elif, Lâm, Mîm.

تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْحَكِيمِ ﴿٢﴾

Bunlar, o hikmetli kitabin âyetleridir.

هُدًۭى وَرَحْمَةًۭ لِّلْمُحْسِنِينَ ﴿٣﴾

O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir.

ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ﴿٤﴾

Onlar, namazi kilarlar, zekati verirler, âhirete de kesin olarak inanirlar.

أُوْلَٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدًۭى مِّن رَّبِّهِمْ ۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ ﴿٥﴾

Iste bunlar, Rableri tarafindan bir hidayet üzeredirler. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir.

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشْتَرِى لَهْوَ ٱلْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۢ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا ۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌۭ مُّهِينٌۭ ﴿٦﴾

Bayagi insanlardan kimi de vardir ki, bilgisizce Allah yolundan saptirmak ve onu eglence yerine tutmak için laf eglencesi (veya bos söz) satin alirlar. Iste onlar için asagilayici bir azab vardir.

وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا وَلَّىٰ مُسْتَكْبِرًۭا كَأَن لَّمْ يَسْمَعْهَا كَأَنَّ فِىٓ أُذُنَيْهِ وَقْرًۭا ۖ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٧﴾

Onun karsisinda âyetlerimiz okundugu zaman da sanki onlari isitmemis, sanki kulaklarinda bir agirlik varmis gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Iste onu, aci verecek bir azab ile müjdele.

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتُ ٱلنَّعِيمِ ﴿٨﴾

Fakat iman edip de salih amel isleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardir.

خَٰلِدِينَ فِيهَا ۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّۭا ۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ﴿٩﴾

Onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍۢ تَرَوْنَهَا ۖ وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍۢ ۚ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۭ فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍۢ كَرِيمٍ ﴿١٠﴾

O, gökleri direksiz yaratti, onlari görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye agir baskilar (sabit ve büyük daglar) birakti ve orada herbir hayvandan üretti. Hem biz gökten bir su indirdik de orada her güzel çiftten (veya her hos çesitten) bitkiler yetistirdik.

هَٰذَا خَلْقُ ٱللَّهِ فَأَرُونِى مَاذَا خَلَقَ ٱلَّذِينَ مِن دُونِهِۦ ۚ بَلِ ٱلظَّٰلِمُونَ فِى ضَلَٰلٍۢ مُّبِينٍۢ ﴿١١﴾

Iste bu, Allah'in yarattigidir. Haydi gösterin bana O'ndan baskalari ne yaratmistir? Fakat o zalimler, apaçik bir sapiklik içindedirler.

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا لُقْمَٰنَ ٱلْحِكْمَةَ أَنِ ٱشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌۭ ﴿١٢﴾

Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a sükret!" diye hikmet verdik. Kim sükrederse kendi iyiligine eder. Kim de nankörlük ederse, süphesiz ki Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye layiktir.

وَإِذْ قَالَ لُقْمَٰنُ لِٱبْنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَىَّ لَا تُشْرِكْ بِٱللَّهِ ۖ إِنَّ ٱلشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌۭ ﴿١٣﴾

Hani bir zaman Lokman, ogluna ögüt vererek demisti ki: "Yavrucugum! Allah'a ortak kosma, çünkü Allah'a ortak kosmak (sirk), elbette büyük bir zulümdür."

وَوَصَّيْنَا ٱلْإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُۥ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍۢ وَفِصَٰلُهُۥ فِى عَامَيْنِ أَنِ ٱشْكُرْ لِى وَلِوَٰلِدَيْكَ إِلَىَّ ٱلْمَصِيرُ ﴿١٤﴾

Gerçi biz insana, anasina ve babasina itaati de tavsiye ettik. Anasi onu zayiflik üstüne zayiflikla tasidi. Onun sütten ayrilmasi da iki yil içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana sükret" diye de tavsiye ettik. Dönüs, ancak banadir.

وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشْرِكَ بِى مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌۭ فَلَا تُطِعْهُمَا ۖ وَصَاحِبْهُمَا فِى ٱلدُّنْيَا مَعْرُوفًۭا ۖ وَٱتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَىَّ ۚ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٥﴾

Bununla beraber eger her ikisi de bilmedigin bir seyi, bana ortak kosman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüsünüz ancak banadir. O zaman ben de size yaptiklarinizi haber verecegim.

يَٰبُنَىَّ إِنَّهَآ إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍۢ مِّنْ خَرْدَلٍۢ فَتَكُن فِى صَخْرَةٍ أَوْ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ أَوْ فِى ٱلْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا ٱللَّهُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌۭ ﴿١٦﴾

"Yavrucugum! Haberin olsun ki, yaptigin bir hardal tanesi agirliginca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanina kor. Çünkü Allah en ince seyleri bilir, her seyden haberdardir."

يَٰبُنَىَّ أَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ وَأْمُرْ بِٱلْمَعْرُوفِ وَٱنْهَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَٱصْبِرْ عَلَىٰ مَآ أَصَابَكَ ۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ ٱلْأُمُورِ ﴿١٧﴾

"Yavrucugum! Namazi kil, iyiligi emret, kötülükten sakindir. Basina gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren islerdendir."

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى ٱلْأَرْضِ مَرَحًا ۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍۢ فَخُورٍۢ ﴿١٨﴾

"Hem insanlara karsi avurdunu sisirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalimla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.

وَٱقْصِدْ فِى مَشْيِكَ وَٱغْضُضْ مِن صَوْتِكَ ۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلْأَصْوَٰتِ لَصَوْتُ ٱلْحَمِيرِ ﴿١٩﴾

Yürüyüsünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eseklerin sesidir.

أَلَمْ تَرَوْاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُۥ ظَٰهِرَةًۭ وَبَاطِنَةًۭ ۗ وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِى ٱللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۢ وَلَا هُدًۭى وَلَا كِتَٰبٍۢ مُّنِيرٍۢ ﴿٢٠﴾

Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermis, gizli ve açik olarak nimetlerini üzerinize yaymistir. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürside ve ne aydinlatici bir kitaba dayanmaksizin Allah hakkinda mücadele ediyor.

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ ءَابَآءَنَآ ۚ أَوَلَوْ كَانَ ٱلشَّيْطَٰنُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ ﴿٢١﴾

Onlara: "Allah'in indirdigine tabi olun!"dendigi zaman: "Hayir, biz atalarimizi neyin üzerinde bulduksa, onun ardinca gideriz." diyorlar. Ya seytan onlari cehennnem azabina çagiriyor idiyse de mi onlara uyacaklar?

۞ وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌۭ فَقَدِ ٱسْتَمْسَكَ بِٱلْعُرْوَةِ ٱلْوُثْقَىٰ ۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ ﴿٢٢﴾

Oysa her kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en saglam kulpa yapismistir. Öyle ya bütün islerin sonu Allah'a dayanir.

وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحْزُنكَ كُفْرُهُۥٓ ۚ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ﴿٢٣﴾

Kim de inkâr ederse, artik onun inkâri seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. O zaman biz onlara bütün yaptiklarini haber verecegiz. Gerçekten Allah, bütün kalblerin özünü bilir.

نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًۭا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٍۢ ﴿٢٤﴾

Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini agir bir azaba zorlariz.

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُ ۚ قُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٥﴾

Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Fakat onlarin çogu bilmezler.

لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْغَنِىُّ ٱلْحَمِيدُ ﴿٢٦﴾

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Gerçekten Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye lâyiktir.

وَلَوْ أَنَّمَا فِى ٱلْأَرْضِ مِن شَجَرَةٍ أَقْلَٰمٌۭ وَٱلْبَحْرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعْدِهِۦ سَبْعَةُ أَبْحُرٍۢ مَّا نَفِدَتْ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌۭ ﴿٢٧﴾

Eger yeryüzündeki agaçlar hep kalem olsa, deniz de arkasindan yedi deniz daha kendisine destek oldugu halde mürekkep olsa, yine de Allah'in kelimeleri yazmakla tükenmez. Süphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

مَّا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍۢ وَٰحِدَةٍ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌۢ بَصِيرٌ ﴿٢٨﴾

Sizin yaratilmaniz da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratilmasi ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her seyi isitir ve görür.

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّۭ يَجْرِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍۢ مُّسَمًّۭى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌۭ ﴿٢٩﴾

Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Günes ile ayi da emrine boyun egdirmistir. Her biri belirli bir süreye kadar akip gidiyor. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ ٱلْبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْكَبِيرُ ﴿٣٠﴾

Bu da sundandir ki, Allah hakkin ta kendisidir. (Insanlarin) O'ndan baska taptiklari ise mutlaka batildir. Süphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.

أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱلْفُلْكَ تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِنِعْمَتِ ٱللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنْ ءَايَٰتِهِۦٓ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍۢ لِّكُلِّ صَبَّارٍۢ شَكُورٍۢ ﴿٣١﴾

Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kismini size göstersin diye gemiler, Allah'in nimetiyle denizde akip gidiyor. Süphesiz bunda çok sabredenler ve çok sükredenler için nice ibretler vardir.

وَإِذَا غَشِيَهُم مَّوْجٌۭ كَٱلظُّلَلِ دَعَوُاْ ٱللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ فَلَمَّا نَجَّىٰهُمْ إِلَى ٱلْبَرِّ فَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌۭ ۚ وَمَا يَجْحَدُ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَّا كُلُّ خَتَّارٍۢ كَفُورٍۢ ﴿٣٢﴾

Onlari kara bulutlar gibi bir dalga sardigi zaman, dini yalniz kendisine has kilarak Allah'a yalvarirlar. Onlari kurtarip karaya çikardigi zaman ise içlerinden dogru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan baskasi inkâr etmez.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمْ وَٱخْشَوْاْ يَوْمًۭا لَّا يَجْزِى وَالِدٌ عَن وَلَدِهِۦ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِۦ شَيْـًٔا ۚ إِنَّ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقٌّۭ ۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِٱللَّهِ ٱلْغَرُورُ ﴿٣٣﴾

Ey insanlar! Rabbinizden sakinin ve bir günden korkun ki, baba çocuguna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasina hiçbir seyle fayda saglayacak degildir. Süphesiz Allah'in vaadi gerçektir. O halde dünya hayati sizi aldatmasin, sakin o çok aldatici seytan sizi Allah'in affina güvendirerek aldatmasin.

إِنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥ عِلْمُ ٱلسَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ ٱلْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِى ٱلْأَرْحَامِ ۖ وَمَا تَدْرِى نَفْسٌۭ مَّاذَا تَكْسِبُ غَدًۭا ۖ وَمَا تَدْرِى نَفْسٌۢ بِأَىِّ أَرْضٍۢ تَمُوتُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌۢ ﴿٣٤﴾

Süphesiz ki, kiyamet saatinin bilgisi Allah yanindadir. Yagmuru O yagdirir, rahimlerde ne varsa (erkek veya disi olusunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde ölecegini de bilemez. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla bilir, her seyden haberdardir.

Quran For All V5